Gebelik, son menstruasyonun ilk gününden itibaren 9 ay 10 günlük süreçtir. Gebelik süreci, kadın organlarının ve tüm vücut sisteminin gebeliğe göre yeniden şekillendiği, sistem olarak farklılaşma yaşadığı süreçtir. Bu sebepledir ki, gebelik süreciyle birlikte vücutta ortaya çıkan birtakım ihtiyaçlar ve durumlar söz konusudur. Tiroid hormonu da gebelik sürecinde ihtiyaç duyulan oldukça önemli hormonlardan biridir.
Gebelik sürecinde, tiroksin(T4) ihtiyacının artmasıyla, tiroid bezinin uyarımı ve hormon üretimi artış gösterir. İyot gereksinimi artar ve annenin tiroid bezi geçici olarak uyarılır.
Tiroid hormonları, triiyodotironin ve tiroksindir. Tiroid hormonları, vücudun metabolik işlevlerini düzenleyen hormonlardır. Besin ve inorganik iyon metabolizması tiroid tarafından düzenlenir. Ayrıca, hücresel solunum, dokuların büyümesi, gelişmesi, hormon, vitamin ve total enerji kullanımı da tiroid hormonu tarafından düzenlenmektedir. Bedensel gelişim ve iskelet gelişimi üzeride de önemli etkileri mevcuttur. Vücudumuzda olabilecek herhangi bir kanamayı önleyen veya herhangi bir nedenle başlayan bir kanamayı durduran unsura hemostaz denilmektedir. Vücudumuzun hemostazının sürdürülebilmesi için kanımızda tiroid hormonlarının belli bir değer aralığında bulunması gerekmektedir. Vücudumuzun hemostazının sürdürülebilir olmasını sağlayan normal kan aralığına ötiroid durumu denilmektedir. Normal değerlerin üstünde olmasına hipertiroid, normal değerlerin altında olmasına ise hipotiroid adı verilmektedir.
Öncelikle, tüm fetüsler 12’inci gebelik haftasından önce anne kaynaklı (maternal) tiroid hormonuna gereksinim duymaktadırlar. Ayrıca, tiroid hormonu, santral sinir sisteminin gelişmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Özü itibariyle, tiroid hormonları hem gebeliğin oluşumu hem devamındaki gelişimi hem de fetal gelişim ve maturasyon için oldukça gerekli hormonlardır.
Gebeliğin ilk üç ayında (birinci trimester) ve ikinci üç ayında (ikinci trimester) fetüs için anneden yeterli maternal tiroid hormonu aktarımı olmaması durumunda erken dönem fetal beyin gelişimi bozulur. Bu durum son derece tehlikeli ve geri dönüşü olmayan etkilere sebep olur. Yeterli miktarda anne kaynaklı maternal tiroid hormonu alamayan fetusun beyin gelişiminde meydana gelen bozulma, beyin dokusunu hasara uğratır.
Tiroid hastalığı diyabetten sonra gebeliği etkileyen en önemli ikinci bozukluk olarak bilinmektedir. Ayrıca gebeliğin beraberinde getirdiği fizyolojik değişiklik, tiroid hastalığını taklit edebilmektedir ya da gebeliğin meydana gelmesiyle, tiroid hastalığının klinik durumunda değişiklik yaşanabilmektedir. Hatta gebeliğin beraberinde getirdiği fizyolojik değişiklikler direkt olarak tiroid bezinin çalışmasını etkileyebilir. Tiroid fonksiyon testleri de gebelikle gelen fiziksel değişimlerden etkilenebilir. Gebeliğin özellikle ilk üç ayında, tiroid bezi uyarılır ve bu da değerlerde yükselmelere sebep olabilir.
Kan dolaşımında tiroid hormonlarının olması gereken değer aralığının üstünde olmasına hipertiroid denilmektedir. Gebelikte hipertiroidin görülme oranı %0,1- %0,2’ dir
Gebelikte karşımıza çıkan tedavi edilmemiş hipertiroidli hastalar genellikle kısırlık (infertil) gözlemlenen hastalardır. Hipertiroidinin annedeki yani maternal olarak en belirgin komplikasyonları, hipertansiyon ve kalp yetmezliğidir. Semptom ve bulguları gebelik bulgularına benzerlik gösterir ve genellikle, uykusuzluk, çarpıntı, yorgunluk gibi semptomlarla ortaya çıkar.
Gebelikte, hipertiroidin tedavi edilmesi, öncelikle annede ve fetüste sebep olabileceği komlikasyonların önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Genellikle hipertiroidin tedavisinde tercih edilecek ilk tedavi yöntemi medikal tedavidir. Tedavinin amacı ise mümkün olan en kısa sürede değerlerin normale dönmesini sağlayıp, bu seviyede sabit kalmasını sağlamaktır.
Bu sebepledir ki, gebe kalmayı planlayan kadınlarda ve gebeliğin ilk tespitiyle birlikte ilk trimester (ilk üç ay) değerlendirmesinde tiroid hormon düzeyinin dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. İlk değerlendirme sonucunda normalin dışında bir değer tespit edilmesi durumunda ise ileri testlerin yapılması gerekmektedir. Hipertiroid tespit edilmesi durumunda ise, tedavi edilmelidir. Hipertiroidin gebelik üzerinde olumsuz etkileri söz konusu olabilmektedir ancak tedavi edilmesi durumunda bu olumsuz etkilerin ortadan kalktığı gözlemlenmektedir. Aynı şekilde doğum sonrası tüm yeni doğanlara, doğuştan (konjenital) hipotiroidini kontrol etmek amacıyla tarama yapılması önerilmektedir. Tüm yeni doğanlar için bu tarama yapılmasa bile, gebelik sırasında maternal tiroid hastalığı tanısı konulmuş olan yeni doğanlara bu taramanın yapılması mutlaka gerekmektedir.
Kan dolaşımında tiroid hormonlarının olması gereken değer aralığının altında olmasına, hipotiroid adı verilmektedir. Gebelikte hipotiroid görülme oranı %1-%2’dir.
Ailesel bir tiroid hastalığının varlığı hipotiroidin görülme ihtimalini arttırmaktadır. Aynı bağlamda, hipertiroidi tedavisi de hipotiroide sebep olabilmektedir. Bunun yanında, radyasyona maruz kalma, iyot yetersizliği veya fazlalığı da hipotiroidi gelişmesine sebep olabilmektedir.
Hipotiroidiye bağlı olarak gelişen semptomlar ile gebeliğe bağlı olarak gelişen semptomlar çoğunlukla benzerlik gösterir. Bu nedenledir ki, hipotiroide bağlı semptomlar çoğunlukla gebeliğe bağlı semptomlar olarak değerlendirilir ve bu durum gebelikte hipotiroidin gözden kaçırılmasına sebep olabilir ve tanısın konulmasını da zorlaştırabilir.
Anne kaynaklı hipotiroidin, ikinci trimesterde (gebeliğin ikinci üç ayı) ve öncesinde gelişmesi durumunda fetal beyin gelişiminde sorun yaşanmasına sebep olabillir. Daha sonraki dönemde hipotiroidin meydana gelmesi, bu dönemde meydana gelmesinden daha az hasara sebep olur.
Hipotirod tedavisinde tedavinin amacı, gebeyi klinik ve biyokimyasal olarak normal kan değerlerine sahip hale getirmektir. Doğumdan sonraki 6-8 hafta içinde tiroid fonksiyonlarına da bakılarak tedavinin dozunun ayarlanması, ardından ise sistematik olarak takip edilmelidir. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında, yani fetüs henüz tiroid hormonu salgılamaya başlamadan önce, uygulanacak tedavi fetal gelişim ve fetal gelişimin sürdürülebilmesi için için çok önemlidir.