Menderes Cad. Emre Apt. No: 253 K:1 D:4 Şirinyer -İzmir

Laparoskopi ve Histeroskopi

Laparoskopik Cerrahinin Kısa Trihçesi

Laparoskopik cerrahi ilk olarak, 1902 yılında Alman cerrah George Kelling tarafından gerçekleştirilmiştir. Alman cerrah, ilk kez köpekler üzerinde uyguladığı bu yöntemle,,köpeklerin karın içerisini laparoskopik ve endoskopik olarak kendi geliştirdiği bir yöntem aracılığıyla görüntülemiştir. 1981 yılında insanda ilk laparoskopik apendoktomi gerçekleştirilmiş,1985 yılında ise ilk laparoskopik kolesistektomi ameliyatı yapılmıştır. Laparoskopik kolesistektomi ameliyatı laparoskopik cerrahi açısından dönüm noktası niteliğinde önemli bir yere sahiptir. Laparoskopik kolesistektomi ameliyatı ile cerrahi laparoskopi günlük pratiğe girmiş ve bu alanda ciddi bir ivme yaratılmasını sağlamıştır. Bu durum kolon cerrahisinde uygulanmasıyla hız kazanmış, ve geçtiğimiz 25 yıl içerisinde laparoskopik cerrahi alanında teknolojinin de gelişmesiyle heyecan verici gelişmeler yaşanmıştır.

Laparoskopik Cerrahi Nedir?

Laparoskopik cerrahinin ne olduğunu tanımlamadan önce Laparotomi’nin (açık cerrahi ameliyat) ne olduğuna değinmekte fayda vardır.

Laparotomi, karın bölgesinde gözlem ya da gerekli olması durumunda operatif müdahale (ameliyat) gerçekleştirilmesini sağlayan cerrahi işlem yöntemidir. Hastaya genel anestezi yapılması ve karın boşluğuna kesi atılması yoluyla uygulanan yöntemdir. Kesi atılmasındaki amaç, karın içindeki organları daha iyi görebilmek ve yeterince gözlemleyebilmektir Kesi, organların yerine göre karın bölgesinin çeşitli yerlerinde olabilir. Oluşturulan kesi ise, hastanın cüssesine ve ameliyatın niteliğine göre, ortalama 15-30 cm aralığındadır. Direk el yöntemiyle ve açık cerrahide kullanılan aletlerle gerçekleştirilen operasyondur. Bu durum iç organların elle manipülasyonuna, karın duvarına açılan kesinin büyük olması ise hastada daha fazla ağrıya ve rahatsızlığa sebep olabilmektedir. Özellikle gastrointestinal sistemin normal işlevine dönmesi uzun sürer ve bu durum hastanede kalış süresiyle beraber, normal hayata dönüş süresini geciktirir.

Laparoskopik Cerrahi, diğer adıyla Minimal İnvazif Cerrahi, teknolojik aletler yardımıyla uygulanan cerrahi yöntemdir. Bir video kamera ve ince uzun aletlerle uygulanan cerrahi bir yöntemdir. Geleneksel çubuk lens sistemine monte edilmiş kamera başı (video) sistemi olarak da tanımlanabilmektedir. Cerrahi işlem, kameranın televizyon monitörüne aktardığı görüntüye bakılarak gerçekleştirilmektedir. Karın ameliyatlarında öncelikle hastanın karın boşluğuna, 12-14 mmHg basıncında karbondioksit verilmektedir. Sonra, 5-10 mm çaplı borular karın boşluğuna itilir, aletin giriş çıkışına izin veren ancak karbondioksit çıkışını engelleyen tek yönlü valfler yardımıyla gerçekleştirilen yöntemdir. Laparoskopik cerrahide ise, karın içinde yapışıklık görülme ihtimali azalmakta, daha az yara ve daha az yara izi gözlemlenmektedir. Buna bağlı olarak hastada daha az ağrı ve daha az travmaya sebep olmakta, normal hayata dönüş daha hızlı yaşanmakta ve hastada daha hızlı iyileşme gözlemlenmektedir. Laparoskopi, hastada oluşabilecek komplikasyon ve hasarların önüne geçilebilmesi için çok çeşitli ve farklı pozisyon alabilecek bir masada alçak litotomi pozisyonunda gerçekleştirilir. Bu durum, oluşabilecek hasarı en aza indirmeyi hatta tamamen önlemeyi mümkün kılmaktadır. Ayrıca hasta ve pozisyon ilişkili meydana gelebilecek komplikasyonlar da bu yöntem vasıtasıyla önlenmiş olur. Ancak tekrar belirtmekte fayda var ki, kullanılan teknik ekipmanların titizlikle ve alanında uzmanlıkla seçilip uygulanması kesinlikle önemli bir gerekliliktir.

Laparoskopi, laparotomiye göre, daha az ağrının, kanamanın, maliyetin olduğu bir yöntem olarak sonuç vermektedir. Hastanın hastanede kalma süresini kısaltan bir yöntem olması da tercih edilme sebeplerinden ve avantajlarından biri olarak ortaya çıkmaktadır.

Önceleri, sadece tanısal amaçla ve birkaç basit cerrahi işlem için kullanılan Laparoskopi, ekipmanlarında ve görüntülemelerinde yaşanan gelişmeler sonucu daha çok tercih edilmeye başlanmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle tercih sebebi haline gelen laparoskopi, cerrahi deneyimlerde yaşanan artışla da beraber açık olarak yapılabilen bütün cerrahi girişimler için bir alternatif haline gelmiştir. Hatta bazı alanlarda özellikle tercih edilmesi gereken yöntem halini almıştır.

Ancak Laparoskopi, kullanımı uzmanlık gerektiren bir yöntemdir ve kesinlikle komplikasyonları bilen cerrahların uygulaması tavsiye edilmektedir. Kullanılan ekipmanların seçimlerinin fiyat ve etkinlik açısından titizlikle seçilmesi ve uygulamasında da yine aynı titizlikle hareket edilmesi gerekmektedir.

Laparoskopi veya Laparotomi Hangi Durumlarda Uygulanmaktadır?

  • Kanser bulgusuna rastlanılan durumlarda,
  • Apandisitle ilgili durumlarda
  • Endometriozis (çikolata kisti) teşhisi durumlarında
  • Karın içinde apse gözlemlenilen durumlarda
  • Rahimde miyom adı verilen iyi huylu kitlelerin olması durumlarında
  • Çeşitli rahim hastalıkları durumunda
  • Dış gebelik durumlarında
  • Yumurtalık kistlerinin tespiti durumlarında
  • Bağırsak ya da mide delinmesi gibi durumlarda
  • Kronik karın ağrılarının varlığı durumunda

Sarılık sebebi klinik ve biyokimyasal testler, peruktan karaciğer biyopsisi laparoskopi ile hızlıca ve kesin olarak ortaya konulabilmektedir.

Laparoskopik Cerrahi Güvenilir midir?

Aşağıdaki durumlarda, laparoskopik cerrahi deneysel olmaktan çıkıp kendini gerçekleştirmiştir.

  • Safra kesesi taşı (Kolelithiazis)
  • Kolon ve rektum kanserleri ve polipleri
  • Gastroözefageal reflü
  • Fıtıklar
  • Apandisit
  • Akalazya
  • İyi huylu mide tümörleri
  • Obezite cerrahisi
  • Sürrenal adenom
  • Karın içinden lenf nodu biyopsileri
  • Dalak cerrahisi -Donör nefrektomi
  • Diyagnostik laparoskopi

Histeroskopi Nedir?

Soğuk ışık kaynağı bulunan bir kamera-monitör sistemi vasıtasıyla, rahim içinin sıvı kullanılarak genişletilip incelenmesi yoluyla gerçekleştirilen, gereğinde biyopsi alma veya cerrahi girişimde bulunma imkanı sağlayan kompleks olmayan bir yöntemdir.

Rahim içinin servikal kanal yoluyla direk olarak endoskopik şekilde incelenmesi işlemi olan histeroskopi, minimal rahatsızlığa yol açan, maliyeti düşük bir yöntemdir. Histeroskopi, genel itibariyle üç parçadan oluşmaktadır:

  • Lens Sistemi
  • Metal Kılıf
  • Objektif

Ayrıca, histereskop, ışık kaynağı ile ışığı histereskopa taşıyan optik kablo, distansiyonu sağlamak amacıyla sıvı veya gaz (CO2) pompası ile uterus içi basıncı sabit tutulabilen manometrik düzenleyici ve elde edilen görüntüyü ekrana yansıtan kamera sisteminden ( bazı durumlarda görüntüyü kaydeden video) oluşmaktadır.

Histeroskopi, 1980’li yılların başlarından 5mm dış çaplı ufak histeroskopların kullanılmaya başlanmasına kadar geçen dönemde yaygın olarak kullanılmamış, son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle birlikte önemli ivme kazanmıştır. 5mm’den daha küçük olan histeroskopların geliştirilmesiyle, poliklinik şartlarında anestezi gereksinimi olmadan uygulanabilen “ofis histeroskopi” yöntemi ortaya çıkmıştır.

Günümüzde ofis histeroskopi, ayakta muayene ortamında yapılabilen, anestezi ihtiyacı olmayan, hastanede gözleme gerek duyulmayan, teşhisi hızlı bir şekilde mümkün kılan, bir yöntemdir. Hem güvenli hem de etkin bir yöntem olması sebebiyle ise, önemli bir tanı aracı olarak kullanılmaktadır.