Menderes Cad. Emre Apt. No: 253 K:1 D:4 Şirinyer -İzmir

Lohusalık Döneminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Doğum eyleminin gerçekleşmesi ve sonlanmasıyla birlikte başlayan, gebelik döneminde kadın vücudunda meydana gelen değişikliklerin hemen hemen gebelik öncesi durumuna geri döndüğü 6-8 haftalık dönem, lohusalık dönemi adını almaktadır. Lohusalık dönemi, bebeğin plasenta ve zarlarının ayrılmasından sonraki 42 haftalık süreyi kapsamaktadır.

Lohusalık dönemi, lohusa ve bebeğin hastalıklara karşı savunmasız kaldığı ve bu bakımdan korunmaları gereken, özen gerektiren bir dönemdir.

Lohusalık Dönemi ve Annede Meydana Gelen Değişiklikler

Gebelik dönemi, kadın vücudunun bütün bir sistem olarak değişimini beraberinde getirmektedir. Gebelikle birlikte meydana gelen değişimlerin doğum sonrası, gebelik öncesine döndüğü 42 haftalık süreç, lohusalık dönemi olarak adlandırılmaktadır. Lohusalık döneminde annede meydana gelen değişimleri şu şekilde sıralayabilmekteyiz:

  • Rahim küçülmesi; doğum sonrası meydana gelen en belirgin değişimdir. Rahim bölgesi, doğumdan sonra karın üzerinde ele gelecek kadar büyük nitelikte olmaktadır. Doğum sonrası boşalmasıyla, göbek deliğinin hizasına gelecek kadar küçülme göstermektedir. Doğum sonrası küçülme lohusalık dönemi boyunca, her gün bir miktar gerçekleşmektedir. Böylece, rahim kaslarının kasılması ve bebek için hazırlanan iç tabakanın soyulup atılması yavaş yavaş gerçekleşmektedir. Rahim, doğumdan 12 gün sonra artık el ile hissedilemeyecek nitelikte olmaktadır. Yaklaşık olarak 6 haftanın sonunda ise, gebelik öncesi büyüklüğüne geri dönmektedir.
  • Lohusalık akıntısı; doğum sonrası lohusalık dönemi boyunca meydana gelen ve gebelik öncesi akıntılardan farklı nitelikteki akıntılardır. Lohusalık akıntısının rengi, doğumdan sonraki ilk 3-4 gün içerisinde koyu kırmızıdır. Lohusalık dönemi boyunca akıntının rengi giderek açılmakta ve miktarı ilk günden başlayarak giderek azalma göstermektedir. Lohusalık akıntısının rengi, ortalama 4. ve 10. günler arasında açık pembe bir renk almakta, 10 günden sonra sarıdan beyaza doğru renk değişimi göstermektedir. 5. ya da 6. Haftalarda lohusalık akıntısı son bulabilmekte, ancak 8. Haftaya kadar da sürebilmektedir.
  • İdrar miktarında artış; doğum sonrası ilk 7-8 gün boyunca görülmekte ve günlük 3 litreyi bulabilmektedir. 3. ya da 4. haftalarda normale dönmektedir. Bu durumun sebebi, doğum sonrası ilk günlerde idrarı tam olarak boşaltmakta güçlük yaşanmasıdır.
  • Çok terleme; doğum sonrası meydana gelen normal değişim durumlarından biridir. Gebelik boyunca gelişen su depolarının boşalmaya başlamasından kaynaklanmaktadır.
  • Dışkılama gecikmesi; doğumdan 2 ya da 3 gün sonra bağırsak hareketlerinin başlamasından kaynaklı olarak ortaya çıkmakta ve 3-4 hafta içerisinde normale dönmektedir.
  • Açlık ve susuzluk hissi; doğum sonrası gerçekleşen enerji ve su kaybı temelinde, karbonhidrat-protein metabolizmasındaki değişiklikler sebebiyle meydana gelmektedir. Lohusalık döneminde emzirme sebebiyle de açlık ve susuzluk belirtileri görülebilmektedir. Ortalama olarak 5. ya da 6. haftalarda normale dönmektedir.
  • Deride meydana gelen değişimler; %70 oranında gebelik dönemiyle oluşan renk artışları hızla açılarak, solmaktadır. Gebelik sırasında oluşan karın ortasındaki siyah çizgi, gebelik sonrası kaybolmakta ve deri rengi eski normal haline gelmektedir.
  • Karın kaslarında gevşeme; gebelikte fazlasıyla gerilen karın kaslarında gevşeme meydana gelmektedir. 6. haftada bu gevşeme normale dönmeye başlar, ancak karın kasları aşırı gerilmişse kaslar birbirinden uzaklaşarak şekil bozukluğuna sebep olabilmektedir.
  • Vücut ağırlığında azalma; doğumla birlikte bebek ve eklerinin çıkması, kanama ve terlemenin de sonucuyla 6kg kilo kaybı yaşanmaktadır. Vücut ağırlığı doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra, eski haline dönmektedir.
  • Duygusal değişiklikler; hormon değişimleri, doğum stresi gibi sebeplerle lohusada yorgunlukla birlikte kendisini göstermektedir. Bu durum normaldir. Ancak 10-14 günden uzun sürmesi durumunda ise, depresyon gelişme olasılığı nedeniyle bir psikiyatri uzmanına başvurulması gerekmektedir.

Lohusalık Döneminde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Lohusalık döneminde vücutta yaşanan değişimler, beraberinde hastalıklara karşı hassas ve dayanıksız olunan bir süreci getirmektedir. Bu bakımdan hem bebek hem anne açısından dikkat edilmesi gereken durumlar söz konusudur.

Enfeksiyon riski; doğum sonrası daha zayıf durumda olan vücut için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Doğum sonrası, anormal nitelikte kanama meydana gelmesi, yüksek ateş, karın alt kısmında ağrı oluşumu, baş ağrısı, kokulu akıntı durumları enfeksiyon riski taşımaktadır. Enfeksiyon riski oluşmasını önlemek amacıyla;


  • Dış üreme organlarının temiz ve kuru tutulması gerekmektedir.
  • Kan basıncının 140/90’ın üzerine çıkmamasına dikkat edilmelidir, çıkması halinde doktor kontrolü gerçekleştirilmelidir.
  • Lohusalık akıntısının rengi açıldıktan sonra tekrar kanama olması durumunda mutlaka hastaneye gidilmelidir.
  • Reçete edilmiş olan solüsyon yardımıyla, 1hafta 10 gün süreyle pansuman yapılmalıdır.
  • Tuvaletten önce ve sonra elleri yıkamaya özen gösterilmelidir.
  • İster normal ister sezaryen doğum olsun doğum sonrası dikiş bölgesinde; şişlik, kızarıklık, dikiş yerlerinde ısı artışı ve akıntı olması durumunda acilen hastaneye gidilmelidir.
  • Bacaklarda kramp, şişlik, kızarıklık gibi durumlar oluşması halinde doktor kontrolüne başvurulmalıdır.

Ağrı; doğum sonrası eski haline gelmekte olan rahim dolayısıyla normaldir. Ancak bazı durumlarda ağrı ciddi risklerin belirtisi olabilmektedir;

  • Şiddetli karın ağrısı ya da nefes almakta belirgin bir güçlük bulunması halinde mutlaka doktor muayenesine başvurulmalıdır.
  • Şiddetli baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, bulanık görme veya fenalık hissi oluşması durumunda kesinlikle doktor kontrolüne başvurulması gerekmektedir.
  • Meme bölgesinde şiddetli ağrılar, kızarıklık, ısı artışı gibi durumlar beraberinde üşüme, titreme, ateş ve çarpıntı meydana gelmesine sebep olduğu zaman acilen hastaneye gidilmelidir.
  • Altı ay boyunca dikişleri zorlayacak hareketlerden uzak durulmalıdır.

Beslenme ve egzersiz; doğum sonrası hem vücudun eski haline dönmesi için hem de sütün yeterli olabilmesi için oldukça gereklidir. Bu bakımdan;

  • Bol miktarda su içilmesine ve sıvı tüketilmesine dikkat edilmelidir.
  • Ana ve ara öğünler kaçırılmamalı, Protein bakımından zengin gıdalar tüketilmeli, yağ ve karbonhidratlı gıdalar ölçülü tüketilmelidir.
  • Bol miktarda sebze ve meyve tüketilmeli, gaz yapıcı besinlerden uzak durulmalıdır.
  • Doğumdan 10 gün sonra hafif egzersizlere başlanmalıdır. Yeterince hareket ederek ve egzersiz yaparak, bağırsakların çalışması sağlanmalıdır.