9 aylık anne karnındaki sürenin doğumla sonlanmasının ardından, hayatın ilk 28 günlük süreci “Yeni doğan” olarak adlandırılmaktadır. Anne karnında sıcak bir ortamda olan ve tüm yaşamsal ihtiyaçları anne tarafından karşılanan bebekler, doğumla birlikte solunumları başlayarak dış dünyaya uyum süreci içerisine girmektedirler. Bu nedenle göbek kordonu kesilerek tüm dengelerini kendisinin sağlaması gereken yeni doğan bebeğin ilk 10 günü öğrenme sürecini oluşturuyor diyebiliriz.
Nefes almayı öğrenme ile başlayan bu serüvende beslenme, dış dünyaya uyum gibi pek çok adaptasyon süreci hem bebeği hem de anneyi beklemektedir. Yeni doğanların narin ve kırılgan bir yapıya sahip olmaları nedeni ile özellikle annelerin ilk evrelerde büyük stres ve kaygı yaşadıklarını da söylemek mümkündür. Heyecan, mutluluk, korku, endişe, kaygı gibi birçok duygunun aynı anda yaşandığı bu süreç içerisinde annelerin; zor ancak bir o kadar da keyifli olan bu sürece kendilerini hazırlamaları gerekmektedir.
Her anne baba doğum sonrasında kendilerini doktor ve hemşire kontrolü altında daha rahat hissetmektedirler. Ancak hastaneden ayrılış sonrasında çok hassas ve narin yeni doğan bebekleri ile evdeki ilk günlerinde panik ve kaygı yaşamaktadırlar. Bu nedenle her anne babanın bilmesi gerekir ki; yeni doğanlar hastaneden taburcu olduklarında yaşamın ilk bilgilerini öğrenmişlerdir. Artık vücut ısılarını koruyabilmekte ve yeterli oranda beslenmeyi kavramışlardır. Ancak bazı durumlarda annelerin bebeğin emzirilmesi ya da bakımı ile ilgili kendini yeterli hissetmediği anlar olabilmektedir. Bu durumda hastanede kalış sürecinin arttırılması önerilir.
Yeni doğan bebeğin ilk 10 günü hatta ilk ayları sıklıkla emzirilmelidir. Her emzirme sonrasında gaz çıkarma, bezini değiştirme ve uyutma döngüsü sürekli olarak tekrarlanmaktadır. Bu durum yorucu ve stresli olabilmektedir. Bu nedenle bu günlerin keyfini çıkararak ve yeni doğanların değişimlerini izleyerek tüm stresten ve kaygıdan uzak durulması önerilir. Ayrıca bu noktada eş ve diğer aile fertlerinin anneye destek olmaları gerekmektedir. Özellikle doğum sonrasında annelerin fiziksel ve zihinsel olarak çok fazla yorgun olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle her anne doğum sonrasında hassas bir süreç içerisine girmiş olmaktadır. Bebeğin uyuduğu saatlerde annelerin ev işleri ile uğraşması yerine dinlenmesi ve uyuması oldukça önemlidir. Yani daha az yorulan bir anne bebeği ile daha sağlıklı bir iletişim kurar ve bakımı ile ilgili sürece daha iyi adapte olur diyebiliriz.
Özellikle hastaneden çıkış sonrası anne ve bebek için önemli bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Bu süreç içerisinde bebek için enfeksiyon riski yüksektir. Bu nedenle ziyaretçi sayısı ve süresinin sınırlandırılması gerekmektedir. Böylece anne bebeği ile daha rahat baş başa kalabilmekte ve bağışıklık sistemi düşük olan yeni doğanın enfeksiyon riski de azaltılmaktadır.
Yeni doğan bebeğin en önemli iletişim yolu ağlamaktır. Tüm yeni doğan bebeğin ilk 10 günü özellikle ağlama dilinin anlaşılması ile geçmektedir. Yani bebeğin ağladı sürelerde ne için ağladığı anne tarafından anlaşılmaya çalışılır. Bebekler yalnızca acıktıklarında değil, gazı olduğunda, acıktığında, uygusu geldiğinde, fiziksel bir temas ya da sıcaklık istediklerinde ve daha pek çok durumda ağlamaktadırlar. Bu ağlama dili anne tarafından zamanla gözlemlenerek anlaşılır.
Yeni doğan bebeklerin en hassas noktası göbek bağlarıdır. Göbek bağı ilk 10 günlük süreç içerisinde düşmemiş olduğu için özellikle banyo konusunda kaygı yaşanmasına neden olmaktadır. Ancak küvet dolusu su ile yıkamak yerine ıslak bir bez ya da sünger yardımı ile bebeğin ilk banyosu yaptırılabilir. Enfeksiyon riskinin en aza indirilmesi için göbek bağının iyileşeceği sürece kadar bölgenin kaynatılmış su ile temizliği yapılmalıdır.
Yeni doğan bebeğin ilk 10 günü içerisinde anne ve babaları yoran en önemli konu uyku düzenidir. Yeni doğan bebeklerin özellikle ilk 6 aya kadar uyku düzenleri bulunmamaktadır. Ortalama olarak 16 ila 18 saat civarı uyuduğu söylenen pek çok bebeğin bu uyku saatine uyumlu olmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle her annenin 10 gün içerisinde bebeğin ihtiyaçlarına göre taleplerini karşılaması gerekir. Zorlayıcı bu süreç içerisinde dünyaya alışma aşamasında bebeklerin annelerin sıcaklığına ve ten temasına ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır. Bebeğin uyumamasının altında yatan açlık, gaz, ısı seviyesi, bezinin kirli olup olmadığı gibi durumlar gözlemlenip bakımı sağlandıktan sonra huzurlu bir ortam arayışında olduğu düşünülerek ten teması ihmal edilmemelidir.
Bebeğin bulunduğu ortamların aşırı sıcak ve aşırı soğuk olmaması gerekmektedir. Ter bezleri gelişmemiş olan yeni doğanların bulundukları ortamın ısı seviyesi başta olmak üzere kıyafet seçimlerine de dikkat edilmelidir. Ev içerisinde hırka, patik, tulum gibi tercihler yapmak yerine atlet ve bir kat kıyafet giydirilerek rahat ettirilmeleri gerekir. Bebeklerin üşüdükleri ellerinden ve ayaklarından anlaşılmaz. Vücut ısılarını koruyamayan bebeklerin üşüyüp üşümedikleri enselerinden kontrol edilmelidir. Asıl ısı kayıpları ise başından gerçekleşir. Bu nedenle çoğu anne bebeklerine başlık kullanmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise; gece yeni doğanların başlarının örtülmesidir. Bu durum gece boğulmalara ve hatta ölümlere yol açabilmektedir. Bu nedenle bebeğin havasız kalması yerine oda sıcaklığının korunması yeterlidir.
Boyun kasları gelişmemiş ve oldukça narin yapıda olan bebeklerin anne kucağına ihtiyaçları vardır. Ağlama ve uyumama gibi durumlarda annelerin bebeklerini kucaklarına alarak onları rahatlatmaları hem anne hem de bebek için büyük bir huzur kaynağıdır.