İnsanlar, gebeliğin cinsel birleşmenin sonucunda meydana geldiğini kavradığı andan itibaren, gebeliği kontrol altına alma yöntemlerini kullanmaya başlamışlardır. Dolayısıyla diyebiliriz ki, doğum kontrol yöntemlerinin kullanılması insanlık tarihi kadar eski bir yere sahiptir. Öyle ki, insanın cinsel birleşme yoluyla dünyaya geldiğini belirten ilk metinler, 4000 yıl önce eski mısır rahipleri tarafından yazılmış papirüslerdir. Yine en eski yazımlarda, gebeliği önleme amacıyla kullanılan tampon ve süngerlerden bahsedilmektedir.
Ülkemizde Cumhuriyet’in ilk yıllarında, doğurganlığı özendirici bir politika izlenmiş ancak artan doğum oranlarının beraberinde, istemli yapılan düşükleri ve anne ölümlerini getirmesi durumları gözlenmiştir. Hızlı bir nüfus artışının da gözlenmesiyle, gebeliklerle ilgili daha sağlıklı ve bilinçli yöntemler kullanılmaya ağırlık verilmiştir. Nüfus artışının da gebeliklerinde daha sistemli ve dengeli şekilde meydana gelmesini sağlamak amacıyla yeni yöntemler izlenmiştir. Aile planlaması yapılanması da bu durumun sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.
Bütün bireyler ve çiftler için, istedikleri zamanda ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olmaları sağlık açısından önemli bir yerde durmaktadır. Sağlıklı aralıklarla ve sorumluluk sahibi şekilde davranarak, bakılabilecek kadar çocuk dünyaya getirilmesi öncelikle bireyin, ailenin ve genel itibariyle ülkenin yararına olmaktadır.
Gebelik, birey bazında ele aldığımızda keyifli olduğu kadar risklere açık bir süreçtir. Gebelik, kadın vücudunun ve organların sistemlerinin yeniden şekillenmesi itibariyle dikkatli ve titizce takip edilmesi gereken önemli bir süreçtir. Dolayısıyla bu sürecin öncesi de en az sonrası kadar bilinçli ve titiz şekilde ele alınmalıdır.
Öncelikle, gebeliğin istenmeyen bir süreç olarak karşımıza çıkmaması, yani bilinçli ve sorumluca karar verilmiş bir durum olması önemlidir. İstenmeyen gebelikler, beraberinde olumsuz sonuçları getirebilmekte ve bu durum hem psikolojik hem de fizyolojik birtakım zararlar oluşturabilmektedir. Gebelikten korunma yöntemleriyle istenmeyen gebeliklerin, dolayısıyla istemli düşüklerin önüne geçilebilmektedir. Ayrıca, doğum yaşı da bireyin sağlığı için gebelikte önemli bir faktördür ve gebelikten korunma yöntemleriyle, daha sağlıklı anne ve çocukların dünyaya gelmesi için uygun zamanlama da sağlanabilmektedir.
Gebelikten korunma yöntemleri, bireyde aşırı doğurganlık durumunda ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının da önüne geçmek için gerekli ve etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşırı doğurganlık, beraberinde kansızlık başta olmak üzere jinekolojik hastalıkları, doğuma bağlı olarak meydana gelebilecek rahatsızlıkları getirebilmektedir. Çok ve sık gebelik, hem annenin sağlığını hem de çocukların sağlığını ciddi anlamda tehdit edebilmektedir.
Dünya nüfusunun hızla ve kontrolsüzce artması, hem içinde yaşadığımız dünyaya hem de dünya üzerindeki nüfusun yaşam standartlarına önemli derecede olumsuz etki etmektedir.
İnsan aklı yardımıyla, içinde yaşadığı dünyanın kendisine sunduğu kaynakları hayatta kalmak ve kendi varlığının devamlılığını sağlamak amacıyla değerlendirmektedir. Ancak kontrolsüz şekilde meydana gelen nüfus artışları, bu kaynakların kullanımının da bilinçsizce yapılmasına sebep olmaktadır. Bu durum, günden güne tükenen yaşam kaynaklarıyla birlikte dünya üzerindeki her bir bireyin yaşam standartlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Kısacası dünyaya gelen her bireyin eşit şekilde yararlanabilmesi gereken kaynaklar, bilinçizce süren bir işleyiş sonucu, dolaylı olarak henüz dünyaya gelmemiş olan bireylerin de yaşamını olumsuz etkilemektedir.
Gebelikten korunma yöntemlerinin birçoğu halen klinik aşamada olmasına ve geliştirilmeye devam etmesine rağmen, temel olarak 4 tane ana başlığa sahiptir:
1. Hormonal Yöntemler: Hormonal yöntemler genelde etkili yöntemlerdir. Özellikle, oral ilaçların yan etkileri azdır ve son derece etkili yöntemlerdir. Enjekte edilen hormonal yöntemlerin de kullanımı son zamanlarda artış göstermiştir. Vajinal halkalar ve kontraseptif bantlar ise hala üzerinde çalışılmakta olan ve kullanıma sunulan yöntemlerdir.
2. Rahim İçi Araçlar: Küçük, esnek materyalden yapılmış içinde bakır ya da ilaç içeren araçtır. Erkek tohum hücrelerinin yumurtayı döllemesini engelleyerek gebeliği önleyen yöntemdir.
3. Bariyer Yöntemler: Son yıllarda özellikle AIDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların artması üzerine bariyer yöntemlere yönelmeler artmıştır. Yerleştirme ve çıkarılması kolaydır, vücuda yan etkisi bulunmamaktadır.
4. Cerrahi Yöntemler:
Kadına ait yöntemler ve erkeğe ait yöntemler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Kadına ait yöntemler, doğum kontrol hapları, rahim içi araçları, diyafram, kadın kondomu, sperm öldürücüler, enjekte edilen iğnelerdir. Bu yöntemler geri dönülebilir yöntemlerdir. Kalıcı bir kadına ait yöntem olarak tüplerin bağlanması yöntemi bulunmaktadır.
Erkeğe ait yöntemler, geri dönülebilir bir yöntem olarak kondom, kalıcı bir yöntem olarak ise, kanalların bağlanması yöntemi bulunmaktadır.